Ece Dursun Githa Satya Yoga eğitmenlerinden Ece Dursun, Mey Elbi ile 200 saatlik Vinyasa temelli eğitimi takiben Yoga Alliance onaylı 500 saatlik ileri seviye programını tamamladı. Chris Chavez ile 200 saatlik Path To Yoga eğitimi, Cihangir Yoga Mentorluk Programı, Chris Chavez ile Master Practice Intensive Training programlarıyla yoga yolunu genişletmeye devam etti. Hatha/Vinyasa, Restoratif, Yin Yoga ve meditasyon/nefes çalışmalarıyla eğitmenliğini sürdüren Ece; yazıyla olan birlikteliğini yoga çemberine taşıyarak okurlarla paylaşmaktan büyük keyif alıyor.

TOHUMUN BİLGELİĞİNDEN PAYIMIZA DÜŞEN

4 Dakika

Hayata ve doğaya dair olup yoga öğretisine atıfta bulunamayacağımız referansların sayısı yok denecek kadar az. Ne kıymetli ki yoga matının üzeri, yaşamın labirentinde kendimizi bulmaya çalışırken bize rehberlik eden bir yol haritası sunuyor. Gerektiğinde kaybolmayı göze almak, çıkışa/hedefe odaklanmamak, aynı yerlerden tekrar tekrar geçmek, her bir anı uyanıklık ile deneyimleyip yoldan keyif almayı araştırmak; tam da yoga pratiğinin yaşama pratiği ile örtüştüğü zeminin mihenk taşları.

Varoluşun, doğanın bütüncüllüğü içerisindeki hâllerine dair her türden hikâyeyi sahiplenip kendimize mercek yapmak da bizim elimizde. Örneğin bambu ağacının büyüme öyküsü, kendine has sancıları ve spesifik detaylarıyla epeyce referans vadediyor. Bambuların yetişme süreci, potansiyeli sabırla beslemenin, emeğin, kararlılığın ve hassasiyetin muazzam birleşimini gözler önüne seriyor. Bambu ağacının tohumu ilk ekildiği yıl, herhangi bir filiz vermeden toprağın altında yaşamını sürdürür. Bu esnada tohum devamlı sulanır ve gübrelenir. Tüm bakımının kusursuz yapılmasına rağmen ikinci yıl da toprağın dışına filiz vermeyen tohum, kendi olağan yaşamsal sürecinden geçiyordur. Üçüncü ve dördüncü yıl da güneşe yüzünü henüz göstermeyen tohum, sulanmaya, itinayla bakılmaya devam edilir. Beşinci yılın sonlarına kadar toprağın üzerinde kendisini göstermeyen tohum, artık yeşermeye başlar. Öyle ki altı hafta gibi bir sürede metrelerce boya ulaşan bambu, yılların emeğini bünyesinde taşır. Beş yıllık bir sürede tohum toprağın yüzeyine çıkmasa da gelişimi için gerekli olan mineral ve desteği köklerini gidebileceği en derin noktalara uzatarak elde etmiştir. Bu sabırlı bekleyişin, kök salma çabasının sonunda metrelerce uzunluktaki varlığıyla yaşamını sürdürmek için ihtiyaç duyduğu yatırımı doğası gereği çoktan yapmıştır.

Bizler, çoğu zaman doğa ile olan sarsılmaz bağımızı unutup mental ve ruhsal sağlamlığı bambaşka araçlarla temin etmeye çabalıyoruz. Oysa günün sonunda yaşamın tohum ekme, filizlenme, serpilme ve çözünerek dönüşme deneyimlerini kendine has yöntem ve sürelerde kapsadığını kendimize hatırlatabildiğimiz ölçüde özümüzle uyum içinde kalabiliriz. Yoga uygulaması, tüm yaşamsal ve insani işlevlerin varoluşun doğasıyla işbirliği içinde sürdürülebilmesi için bedeni bir enstrüman olarak kullanır. Her bir pozlar dizini, akış ve deneyim, bedenimiz aracılığıyla sinir sistemimiz ve nörolojik kondisyonumuza yeni tohumlar eker. Bu tohumlar farkındalığımızı uyararak mental ve psikolojik altyapımızı destekleyici geri beslemelerde bulunur. Sabır, emek ve disiplin ile yoğurulmuş düzenli bir yoga uygulaması; zamanla ekilen tohumların filizlenmesine, büyüyüp gelişmesine ve benlik toprağımızı kucaklayan sağlam köklere, gövdelere dönüşmesine destek olur. Sanskrit dilinde Bījā olarak bilinen tohum metaforuna, meditasyon uygulaması ve uyanışta kalma yolculuğunda sıkça değinilmesinin nedeni de öğretinin temel prensiplerine ilişkin bu pekiştirici rolüdür.

Yogayla yeni tanışanların, o tohumların gerek bedeninde, gerek zihninde bir an önce filizlenip görünür olmasına duyduğu heves, insani olmakla birlikte öğretinin sunduklarına temelden aykırıdır. Yogaya aracılık eden biz öğretmenler, tıpkı bambuların öyküsündeki gibi ekilen her tohumun kararlılık ve azim ile sulanmasına öncülük ettiğimiz, yüzeye çıkanın değil çıkmayanın da kıymetini takdir etmeyi vurguladığımız ölçüde öğrenciye fayda sağlarız. Attığımız adımların, sergilediğimiz çabanın değerini, gün ışığında ne hızla görünür olduğundan ziyade beklentisizliğin verdiği doyumda fark edebilmek yoganın hayatla bütünleşen en değerli pratiği. Bu pratikte bizi uyanık tutan ise meyveyi elde etmeye olan saplantıdan uzaklaşıp tohumu beslemeyi sürdürdükçe, umulmadık bir anda avucumuza bırakılan hediyelerin dönüştürücülüğü.

Yaşamdaki tüm diğer dinamikler gibi burada da madalyonun iki yüzü vardır. Yaşamın akışı içerisinde zihnimize, bedenimize ve ruhumuza ektiğimiz tohumlar yalnızca yararlı olanlarla kalmaz. İyinin ve kötünün bir arada bulunma zorunluluğu gereği beslenmesi gereken tohumların yanı sıra beslenmemesi gereken, filizlendiyse köklerinden sökülmesi için bir hayat pratiği harcatacak tohumlar da içimizde yer edinir. İnsan olmanın doğasından hareketle yararlı olana da işimize yaramayana da alan tutmak bizi farkında olmadan yetiştirdiğimiz zararlı otlarla karşı karşıya bırakabilir. Bu diyalekt içerisinde filizlenmesi gereken ve arınılması gerekenler aynı toprakta, bizim alanımızda büyüyebilir. Tam bu noktada bize hizmet edecek olanın ayırdına varabilmek için yoga güvenli bir liman sunar.

Yogayı gündelik yaşama dahil ettikten sonra fiziksel, mental ve ruhsal kondisyonda bir anda mucizevi gelişimler gözlemlemeye odaklanmak bizi yanlış tohumları sulama tehlikesiyle baş başa bırakır. Egonun yüzeye çıkışı, hedefe bağımlılık, öz-değersizlik ve yetersizlik duygularıyla harmanlanmış tüketici hırsa karşı, öğretinin işaret ettiği çıkış yollarından biri yine sabır ve disiplindir. Yoga lisanında ateş, tutku, çaba anlamındaki Tapas ile ifade bulan bu tutum; hâlihazırda varolan potansiyelin eyleme dönüşme aşamasındaki tetikleyici bileşendir. Mühim olan, içsel olgunlaşma ve dönüşümü, zorluklarla karşılaşıldığında vazgeçmeden yola devam edebilme metanetine borçlu olduğumuz bilgisidir. Tıpkı bambu tohumunu sulamaktan vazgeçmeyen yetiştiriciler gibi sabrı ve kararlılığı yani Tapas’ı, eyleme geçmenin yılmadan, sürekli ve gönüllü bir biçimde devam edebilmesinin anahtarı olarak kullanabiliriz. Yogada Tapas ile vücut bulan ateş metaforu; zararlı otları/tohumları yakarak işe yaramayanı yok etmek, benliğe hizmet etmeyen düşünce ve davranış kalıplarını küle dönüştürmekle kalmaz. Aynı zamanda sarsılmaz bir çaba ve sabır ile sulanan tohumların zamanı geldiğinde gün yüzüne çıkarak bize hayatın ve varoluşun bilgeliğini hatırlatacağını müjdeler. Bizim payımıza düşen ise tohumun yararını filizlenmese de takdir edebilme ve onu kucaklamaya toprağın altındaki köklerinden başlayabilme metanetini gösterebilmektir.

Ece Dursun Githa Satya Yoga eğitmenlerinden Ece Dursun, Mey Elbi ile 200 saatlik Vinyasa temelli eğitimi takiben Yoga Alliance onaylı 500 saatlik ileri seviye programını tamamladı. Chris Chavez ile 200 saatlik Path To Yoga eğitimi, Cihangir Yoga Mentorluk Programı, Chris Chavez ile Master Practice Intensive Training programlarıyla yoga yolunu genişletmeye devam etti. Hatha/Vinyasa, Restoratif, Yin Yoga ve meditasyon/nefes çalışmalarıyla eğitmenliğini sürdüren Ece; yazıyla olan birlikteliğini yoga çemberine taşıyarak okurlarla paylaşmaktan büyük keyif alıyor.
Albatros Bilişim Kooperatifi tarafından yapılmıştır. @2020 Albatros Bilişim Kooperatifi tarafından yapılmıştır.