Uyguladığımız bir kısım yoga pozları adlarını mitolojik kahramanlardan alırlar; Surya, Virabhadrasana (Shiva), Hanumanasana, Natarajasana (Dans eden Shiva), Garudasana ve Anantasana bunun yalnızca birkaç örneği.
Surya, Güneş Tanrısı, yoga geleneğinin en eski metinlerinden Vedalar’da, Rig Veda’da bahsi geçer. “Gayatri Mantra”nın, Surya’ya, ışığın kaynağına adandığı söylenir. Brahmanlar, her gün düzenli olarak Gayatri Mantrayı söylerler. Savitur, Güneşi ifade eder. Güneş hep verir ama almaz, bu mantra sayesinde biz de ondan aldığımıza karşılık ona bir hediye veririz, almak kadar vermenin de değerini anlarız.
Hayat veren Güneşe karşı şükran duygumuzu dile getirmek için biz yogiler her gün Güneşe Selam serisini yaparız. Güneş, ayrım gözetmeksizin herkese ışığını sunar. Işığın kaynağını nasıl onurlandırırız? Sembolik anlamda güneş, solar sistemin merkezidir. Aynı zamanda hem dışımızdaki hem içimizdeki ışıktır. Gözlerimizi açtığımızda dışımızdaki, yumduğumuzda içimizdeki ışığı görürüz.
Virabhadrasana I ve II öğretirken Şiva mitlerine doğru gideriz. Shiva, Sati ve Dakhsha’nın hikayesi bize ilişkiler hakkında ne çok şey anlatır. Shiva, saçından kopardığı bir tutamı yeryüzüne atar ve oradan yırtıcı Savaşçı, Virabhadra doğar. Shiva’nın öfkesi ve tutkusu zincirlerinden boşalır.
Anantasana, Vishnu’nun üzerine uzandığı bin başlı yılan Ananta’nın pozu. Pozun şekli rahat bir divanda uzandığımızı gösterir. Vishnu’nun Sediri olarak da anılır.
Mitler, gücünü onları nasıl yorumladığımızdan alır. Mitlerin ve sembollerin, çok sayıda, geleneklere göre değişen, farklı yorumları vardır. Bunlardan hiç biri doğru ya da yanlış değildir. Mitlerin sadece farklı yorumlanış şekilleri vardır.
Ayrıca mitler sözlü gelenekten geldikleri için yüzyıllar sonra yazıya dökülmüşlerdir. Birçok metin eklemelere maruz kalmıştır.
Tüm bu farklı versiyonları yaratıcılığımızı beslemek için sıçrama tahtası olarak kullanırız. Bunların yanı sıra hikayenin nasıl anlatıldığı kadar, hikayeyi nasıl duyduğumuz ve yorumladığımız da önemlidir. Anlatıcının yorumu kadar dinleyenin ne şekilde yorumladığı o miti zenginleştirir.
Mitlerin, insan doğasını her yönüyle irdeleyen anlatımı, olumlu ya da olumsuz denebilecek tüm özelliklerimizi kahramanlar nezdinde ortaya dökmesi, aslında birbirimizden çok fazla farkımızın olmadığını bize gösterir.
Bir mitten bahsederken hikaye anlatırız, birçok kahramandan bahsederiz. Hikayedeki her kahraman aslında biziz. O an için bizle en çok örtüşen ne ise ordan yola çıkarak miti anlamlandırırız.
Ayrıca bir bakış açısına sahip olmak başka bir bakış açısını anlamsız ya da değersiz kılmaz. Farklı yaklaşımlar ve yorumlar, birbirine zıt dahi olsa aynı ölçüde değerli ve de doğrudur.
Mitler bize aynı olaya farklı perspektiflerden bakabilmeyi ve anlam çeşitliliğinin katabileceği zenginliği tattırır.