Mey Elbi
Yoga yolunu kalp yolu ve kendimizi sevme yolu olarak düşünüyorum.
Yoga annem Cyndi Lee yogaya başlayan bir kişinin şayet içine o ateş tutkusu düşerese, kendi ile aşka düşme hâli olarak anlatmıştı bir keresinde. Ama bu aşk narsistik bir şekilde, kör bir aşk değil.
Kendimizi sevme yolunda(çok basit gözüküyor) ama uzun soluklu bir yolculuk birçoğumuz için.
Kendimizi her hâlimiz ile sevmek. Özellikle istemediğimiz, bizi acıtan, görmezden geldiğimiz sözüm ona karanlık ve gölge taraflarımız ile sevmek demek. Zaaflarımız, korkularımız, arzularımız, fantazilerimiz, öfkemiz, üzüntülerimiz ile sevmek; barışmak demek. Ve can-ı gönülden inanıyorum, gölge taraflarımız ile barışınca, başkalarında gördüğün gölgelere de şefkatla yaklaşma potansiyeline erişiyorsun. O kişinin ışığını görmeye başlıyorsun. Kendi özvarlığımızı gölgeleyen ışığı. Kendini seven kişi, başkalarını olduğu gibi sevmeye başlıyor. Sevgi varlıktan gelmeye başlıyor. Ve bu çok özgür bir sevgi. Sahiplenici, kısıtlayan bir sevgi değil.
Kendimizi tüm geçmiş, şimdi ve gelecekte sevelim.
Kendimizi anlayalım, koşullanmışlıklarımız içinde, o günün şartları içinde hepimizin çocukken geliştirdiği hayatta kalma stratejileri var. O günün gerçeği içinde belki gerekli idi. Ama o hikayeye tutunmamayı seçerek, yeniden anın gerekliliği içinde kalpten cevap veren bir yerde olalım. Tepkisellikten değil, cevap veren bir yerden olsun eylemlerimiz. Bu da gerçekten başlı başına bir öz farkındalıklı çalışma, ve tepkiselliği düştüğümüz zamanda yine dövmeyelim kendimizi.
Benim için yoga iletişim kurma sanatı. Somatik bir şekilde ilk yıllarca unutmuş olduğum bedenin, beden duyumların, nefesin ile iletişim kuruyorsun. Sonra katmanların arası yolculuk derinleşiyor samimi ve çıplak bir şekilde. Duyguların, düşüncelerin, ve varlığın ile buluşuyorsun koşulsuz bir şekilde. Karanlıkta kalmış, unutulmuş, gölgede kalmış her bir yerine ışık tutararak aydınlatıyorsun. Ve kendinden başlayan bu yolculuk, başkalarına uzanmaya başlıyor.
Kendini sevmek, kendini şifalandırmak demek. Yaralarımızı sarmalamak demek.
Bu dünyaya deneyim için geldik. Burası en büyük okul. Gelişimimiz bütün deneyimlerimiz sayesinde ve araçılığı oluyor. Yüksek bilincimizin uyanmasına, bütün ilişkilerimizin şifalanmasına niyet ederek, kendimizi koşulsuz sevelim, sevgiyi almaya ve vermeye açık olalım. Kendini seven kişi başkalarını de gerçekten sevebilir ve sevilmeye izin verir.
Kendimi nasıl sevebilirim?
Her gün “Bugün nasıl hissediyorum?” ve “Gerçekten neye ihtiyacım var?” diyebilelim.
Kendi hayır ve evetlerimiz sahip çıkarak, sağlıklık sınırlarımızı çizebilelim.
Kaybetme korkumuza rağmen, acımızile hemhâl olabilelim.
Sevme yolunda, sağlıklı, samimi, dürüst, açık ve güvenli ilişkiler kurabilelim.
Kendimizi her hâlimiz ile sevelim.
Kendimiz için birşeyler yapalım, şefkatli, besleyici, kapsayıcı, sevgi içeren.
Kendimiz sarılalım.
Kendimizi affedelim. Kendimize cesaret verelim.
Yardım isteyelim, ve ihtiyaçlarımızı dillendirelim.
Acımızı hafifletmeyi öğrenelim.
Kendimizi açıklama ve doğrulamayı bırakalım.
Hata yaptığımı zaman kendimizi sövmeyelim. Deneyim dünyasında hatalarımızdan öğreniyor, ve gelişiyoruz. Ve kendimizi sevmeyi öğreniyoruz.
Uyandığımız zamanda aynada kendimize baktığımız zaman, her halimiz ile, yorgunluklarımız, kırışıklıklarımız, beyazlaşan saçımız ve gözümüzün derinliklerinde gördüklerimiz ile kendimizi doğalında sevelim, olduğumuz gibi ve gülümseyelim.
Bizimle hep beraber olan, en yakınımız olan kendimize.