“Çalışmanın en güzel tarafı işe ara verip tatile çıkmaktır.” desek birçok kişi bize katılır sanırım. Ama yine aynı şekilde birçok kişi de tatilin en zor yanının geri dönmek olduğunu söyleyecektir.
Yaşadığımız stresli hayata verebildiğimiz kısa molalar, kendimize verdiğimiz küçük hediyelerdir aslında. İster deniz tatili, ister doğa tatili, isterse eş, dost, akraba ziyareti olsun günlük rutinden uzaklaşıp kendimize dönebildiğimiz o anlar bizim için çok kıymetli. Peki böylesi değerli anlar bitince ne hissedilir? Birçok insan bu anların hiç bitmemesini, hayatı hep tatil tadında yaşayabilmeyi istese de hepimiz günlük rutinimize dönmek zorundayız. Aslında bu günlük rutin olmasa tatiller belki de bu kadar kıymetli bile olmaz.
Tatil dönüşü sendromu, tatilin bitişini takiben günlük hayata uyumda çekilen zorluk, motivasyon kaybı, yorgunluk hatta yarım kalmışlık hissi olarak tanımlanabilir. Tatil dönüşü kişi işe gitmek istemez, yorgun, öfkeli, bitkin ve mutsuz hisseder kendini. İşe odaklanmakta güçlük çeker. Hatta daha ileri durumlarda uyku bozuklukları, iştah kaybı, baş ağrısı, mide bağırsak sorunları, eklemlerde ağrılar gibi fiziksel sorunlara yol açabilir. Yani aslında bir uyum, adaptasyon sorunudur tatil dönüşü sendromu. Klasik depresyona çok benzer.
Tatil dönüşü yaşanan tatil dönüş sendromu aslında daha çok tatile yüklenen anlamla doğrudan ilgilidir. Bir sene boyunca bu tatile odaklanmak, çok eğlenmek, çok dinlenmek gibi güçlü anlamlar tatil bittiğinde boşluk hissine neden olur. Aslında tatilin hayatın rutinine kısa bir mola, ruhen ve bedenen arınma, hayata tekrar daha motive başlayabilmek için bir araç olduğu fikrine sahip olmak gerekir. Yani tatilin çalışmanın amacı değil daha sağlıklı bir hayat için araç olduğu bilincine sahip olmak gerekir. Bu nedenle de aslında mümkün olan her fırsatta küçük kaçamaklarla dinlenmek, eğlenmek ve ya gezebilmek gerekir. Böylece zihin ve vücut tek bir zaman dilimine çok fazla anlam yüklemez. Üstelik hiçbir tatilin olumlu etkileri aylarca sürmez. Bu nedenle her fırsatı değerlendirmek gerekir. Yani iş zamanı ile dinlenme zamanını yıl boyu aynı potada eritebilmeyi başarmak gerekir.
Tatil dönüş sendromunu tetikleyen en önemli noktalardan biri de dönüşte birikmiş işlerdir. Boşalacak valizler, yıkanacak ve yerleştirilecek kıyafetler, iş yerinde birikmiş olarak sizi bekleyen dosyalar, tatil dönüşü sizi strese sokabilir. Bu nedenle tatilden bir iki gün önce dönmek evdeki işleri koşturmadan, gerilmeden halletmenizi ve evinizde de biraz dinlenerek yol yorgunluğunuzu atmanıza yardımcı olacaktır. İşyerine döndüğünüzde çok yoğun bir tempo ya da sürprizle karşılaşmamak için gitmeden önce işleri toparlayıp dönüşe çok iş bırakmamanın faydası olacaktır. İşe dönüşte ilk hafta çok yoğun bir tempo yerine eğer mümkünse yoğunluğu kademeli artırdığınız bir program size sorunsuz bir geçiş dönemi sağlayacaktır.
Tatil dönüşü sorun yaşamamak adına tatil dönüşünde de kendiniz için küçük molalar, fırsatlar yaratmalısınız. Tatil bitti diye sadece iş ve ev olmamalı hayatınızda. Tatil gibi size iyi gelebilecek aktiviteler dönüşü daha sorunsuz geçirmenizi sağlayacaktır. Arkadaşlarla iş çıkışı bir kahve molası, kısa doğa yürüyüşleri gibi etkinlikler uyumunuzu kolaylaştırır. Zevk aldığınız hobilerinizle ilgilenmekte size iyi gelecektir. Hatta bir sonraki tatilin planını yapmaya başlamak sizin adaptasyonunuzu artıracaktır. Çünkü tatilin kendisi kadar planlaması da hepimize iyi gelir.
Çocuklu ailelerde erişkinler nasıl işe dönmekte zorlanıyorlarsa çocuklar da aynı şekilde rutin yaşamlarına, okullarına dönmekte zorlanabilirler. Çocuklar da aileleri ile birlikte vakit geçirebildikleri, herkesin daha sakin, daha hoşgörülü oldukları tatilin bitmesini istemezler. Bu nedenle dönüşte çocukların daha az sıkıntı yaşamaları için onlarla daha çok vakit geçirebileceğiniz fırsatlar yaratın. Sizin çalıştığınız saatlerde onlar için sosyal ortamlar bulabilirsiniz dönüş daha kolay olacaktır. Tabii bu arada mümkünse tatil ortamındaki hoşgörünüzü ve sabrınızı günlük hayatta korumalısınız. Ortamda artan stres herkesin o tatil günlerine özlemini artıracaktır. Bu da dönüşten sonraki uyumu zorlaştıran önemli bir faktör olacaktır.
Tatilden dönüşten sonra yaşanan uyum sorununu artıran faktörlerden biri de tatilin süresidir. Uzun süreli tatillerde iş ya da günlük yaşamın gerçekliğinden kopulması daha kolay olmaktadır. Tatil süresince bunun bir mola olduğu, geri dönülecek hayatın gerçek hayat olduğu unutulmamalıdır. Yani tatil döneminde bir masal dünyasında yaşanmamalıdır. Ama bu demek değildir ki tatilin tadını çıkarmayın. Bu mola fırsatının mutlaka hakkını verin. Dinlenin, aile bireyleri ile birlikte ama kaliteli vakit geçirin, yeni yerler, yeni aktiviteler keşfedin.
Tüm bunlara rağmen hala kendinizi mutsuz, yorgun hissediyorsanız bu ilk birkaç gün normal kabul edilebilse de bu dönem 2 haftayı aşmışsa o zaman bu dönemi atlatabilmek için işin uzmanlarından yardım almanız gerekir. Unutmayın yaşadığınız bu uyum bozukluğu vücudunuzda başka sorunları tetikleyebilir o nedenle sorunla baş etmekte güçlük çekiyorsanız mutlaka uzman desteği alın.
Tatil dönüş sendromu yaşamanın aslında en temel nedeni sanırım yapılan işin sevilmemesidir. Çünkü hiç kimse sevdiği işi yaptığı için strese girmez.