İçinde yaşadığımız dünyadaki doğal dengeler ne yazık ki büyük bir kısmına bizim neden olduğumuz birçok faktör nedeni ile her geçen gün daha da bozuluyor. Bu konuda ne yapılabilir sorusuna farklı alanlarda cevaplar aranmaya devam ediliyor.
Dünyadaki doğal dengenin korunabilmesi için çevre sorunlarına dikkat çekebilmek, farkındalık yaratmak için her yıl 5 Haziran tarihi “Dünya Çevre Günü” olarak kutlanmakta.
Bu çalışmalar 1972 yılında toplanan Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı’nda alınan bir kararla başlamıştır. Günümüzde özellikle küresel ısınma nedeni ile yaşanan iklim değişikliği gibi tüm dünyanın ekolojik dengesini bozan sorunlar nedeni ile Çevre Günü çalışmalarının önemi giderek attı. 143 ülkenin katılımı ile her yıl çeşitli çalışmalar yürütülüyor.
Peki, çok temel bir soruyla başlayalım: Çevre nedir? Çevre, canlıların hayatlarını sürdükleri, karşılıklı etkileşimde bulundukları hayatlarını sürdürdükleri biyolojik, fiziksel, ekonomik, kültürel ve sosyal ortam olarak tanımlanabilir. Yani aklımıza gelen ve gelmeyen etkileşimde bulunduğumuz her alan çevre tanımının içine girer.
Çevre koruma nedir diye bakarsak, hem doğanın hem de biz insanoğlunun çıkarları doğrultusunda bireysel, sivil toplum örgütleri ve devletler tarafından doğal çevrenin muhafaza edilme çalışmalarıdır.
Her yıl daha da kirlenen dünyamız ile ilgili veriler geleceğimiz için çok ürkütücü. Bir futbol sahası kadar ormanı her 3 saniyede bir kaybettiğimiz bilgisi aslında çok büyük bir tehlikeye işaret ediyor.
Pandemi nedeni ile hayatı askıya aldığımız kısa dönemin tek iyi yanı sanırım sadece doğanın kendini tamir edebilmesi için bir fırsat yaratmış olmasıdır.
Aslında yapılması gereken çok açık. Dünyamızın iyileşmesi, bozulan dengesini tekrar sağlayabilmesi için ona fırsat tanınması gerekiyor. İşte 5 Haziran da kutlanan Dünya Çevre Günü çalışmalarında da amaç bu iyileşmeyi sağlamak için yapılması gerekenleri gündemde getirebilmektir. Bu nedenle çevre günü için her yıl farklı temalar saptanarak çalışmalar yürütülür. Ülkemiz bu kutlamalara 1996 yılında İstanbul’da, “Bizim dünyamız, bizim habitatımız, bizim evimiz” teması ile ev sahipliği yapmıştır. Ayrıca ülkemizde 5 – 11 Haziran haftası Çevre Koruma Haftası olarak kutlanmaktadır.
2021 yılının teması ise Ekosistem Restorasyonu olarak belirlenmiş ve tüm dünyada Ekosistem Restorasyonu 10 yıl çalışması başlatılmıştır. Bu restorasyon girişimi ile doğada oluşmuş olan hasarın engellenmesi, durdurulması, iyileşme için hasarın geri döndürülmesi amaçlanır. Yani bu dünyada yaşamaya devam edebilmek için herkese ve her kuruma düşen görevleri hatırlatmak ve konuya tekrar dikkat çekmek amaçlanır.
Çevreyi Korumak İçin Yapılması Gerekenler
- Dünyadaki en önemli doğal kaynaklardan biri su. Su kirliliği dünyadaki göller, denizler, okyanuslar, yeraltı suları gibi tüm su bulunan alanlardaki kirlenmeyi ifade eder. Özellikle son yıllarda gelişen teknolojik işlemlerle açığa çıkan atıkların gerekli işlemlere tabi tutulmadan suya verilmesi suyun kirlenmesinin en önemli sebebidir. Atık suların içindeki zararlı maddelerin suları kirletmesine engel olabilmek için gerekli tüm arıtma tesislerinin kurularak atıkların süzülerek sulara verilmesinin sağlanması gerekir.
- Sular sadece teknolojik atıklarla değil yaşam alanlarımızdaki kanalizasyon atık sistemlerindeki sorunlar nedeni ile de kirlenmektedir. Bu sistemlerin düzeni olarak kullanımın düzenlenmesi ve denetlenmesi gerekir.
- Atıklar nedeni ile kirlenen sularda bozulan denge en çok suda yaşayan canlıları etkimektedir. Kirli sular nedeni ile birçok suda yaşayan canlılar tehlike altına girmektedir. Kirlenmiş sulardaki su ürünlerinin tüketilmesi sağlığa zarar verir. Bu kirli sularda yüzülmesi de önerilmez.
- Su başlığı altında dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli nokta ise suların israf edilmeden kullanılmasına dikkat edilmesidir. Günlük basit alışkanlıklarımızda yapacağımız küçük dokunuşlar bile büyük önem taşır. Diş fırçalarken suları açık bırakmamak, tuvaletlerdeki sifon kapasitelerinde uygun ayarlamaları yapmak, banyo yaparken küvetleri doldurmak yerine duş almak, bahçe sulamalarında gereksiz su kullanmamaya dikkat etmek bizim için küçük değişikliler olsa bile dünyamın için oldukça büyük adımlar olacaktır.
- Bir diğer ana kaynağımız toprak yine kirlenmeden oldukça fazla etkilenmektedir. Toprağın fiziksel ve kimyasal özelliklerinin atık maddeler tarafından bozulması toprak kirlenmesi olarak tanımlanabilir. Üstelik toprak kirlenmesinin istenmeyen bir sonucu olarak yer altı suları da kirlenmektedir. Tarım alanlarında bilinçsiz kullanılan ilaçlar, gübreler bitki sağlığını en az atıklar kadar olumsuz etkiler. Toprak kirliliğini önlemek için ziraat mühendisleri gözetiminde yapılan bilinçli tarım, geri dönüşüm işleminden sonra atılan atıklar, plastik poşetlerin kullanımından vazgeçmek, son yıllarda oldukça gözde olan kahve bardaklarının yerine termos kullanmak ilk akla gelebilecek önlemler arasında yer alır.
- Bir diğer önemli çevre etmeni ise hava. Hava kirliliği, havada bulunan yabancı maddelerin insan sağlığını olumsuz şekilde etkileyecek düzeyde olması olarak tanımlanabilir. Yani havanın bileşiminde bulunan zararlı maddelerin yüksek konsantrasyon ve sürede havada bulunması sonucu hem canlıların sağlığını hem de ekolojik sistemi olumsuz etkilemesidir. Her yıl birçok insan hava kirliliğine bağlı sağlık sorunları ile uğraşmakta ve birçoğu ölmektedir. Hava kirliliği en çok yakıtların uygun olmayan şekil ve sürede yakılması sonucu meydana gelir. Hava kirliliğini önlemek özellikle iklim değişikliği ile mücadele edebilmek için ormanlık alanları artırmak ilk yapılması gerekendir. Endüstri alanından havaya verilen gazların mutlaka filtreler aracılığı ile verilmesi sağlanmalı ve yakıtlar tam olarak yakılmalıdır.