Sangha, aynı amaca ve değerlere sahip insanların bir arada oluşturduğu topluluk demektir. Birkaç zamandır topluluk yaratmanın önemini çokça kavradım.
İnsan sosyal bir hayvan. Hepimizin hayatta kalabilmek için diğer insanlara ihtiyacı var. Belki bir ilişkide kırılıyoruz ama diğer ilişkilerimizle şifalanıyor ve iyileşiyoruz.
Gittikçe bireyselliğe ve yalnızlığa itilen bir düzen içerisinde, bu farkındalıkla, bilinçli bir şekilde kavimlerimizi, topluluklarımızı yaratmamız gerektiğini düşünüyorum. İnsan paylaştıkça çoğalıyor, besleniyor, büyüyor, gelişiyor ve ancak ilişkiler aracılığı ile kendini tanıyabiliyor. Bir başkasının aynasından, yaşadıklarının süzgeci içerisinde değişim ve dönüşüm içerisine girebiliyor…
Yalnızlık demansa dahi yol açabilir. Yapılan araştırmalar yalnız yaşayan bireyler arasında evinde bir kedi – köpeği olanların daha uzun yaşadıkları gözlemlenmiş. Sonuçta bağ kurduğu bir canlısı var.
Bizim her şeyden önce ilişkisel olmaya ve kalp kalbe, göz göze bağ kurmaya ihtiyacımız var. Fizyolojik olarak sinir sistemlerimiz de bir regülasyona giriyor bir beraberlik içerisinde.
Bunun farkındalığı içinde seçimlerimizi yapmamız gerektiğini savunuyorum. Kişinin farklı farklı ait olduğu toplulukları – kavimleri olabilir. Mesela ben tango yapıyorum (pandemi öncesi bir ara hatta her akşam Milonga’ya giderdim). Benim dans ettiğim, o an içerisinde alanı paylaştığım bir topluluğum idi. Sarılarak, ve dans ederek bambaşka bir paylaşım içerisinde, sinir sistemim dengelenmiş, zihnim boşalmış, mutlu bir şekilde eve dönerdim.
Yoga yaparken de veya yoga uzmanlık eğitimlerinde de aslında birbirini hiç tanımayan, sadece benzer arayışları olan kişiler olarak bir araya geliyoruz. Ortak bir alanı paylaşıyoruz. Bu alan çok besleyici, dengeleyici ve yatıştırıcı bir alan oluyor her anlamda.
Bu dönem çokça Zoom üzerinden canlı dersler veriyorum. Ve anladım ki Zoom üzerinden canlı da olsa, arada ekran dahi olsa o saatte birçok kişi hem kendisi için hem de beraberliğimiz için bir araya geliyor. Dersin başı ve sonu bambaşka ayrılıyoruz ekran başından.
Her şeyden önce stres ve günlük hayatın koşuşturmacası ve zorlukları içinde elektrik yüklü sinir sistemlerimiz bir regülasyon içinde gevşiyor, rahatlıyor.
Tek başınalık bir gereklilik ve güzel bir şey. Kişinin kendi kendine kalabilmesi, kendisi ile dost olması, bağımlı ilişkiler yaşamadan ama uzun süreli yalnızlığın çok sağlıklı olduğunu düşünmüyorum. Tek başına ama beraberiz hepimiz. Hepimizin aynı ortak değer ve ihtiyaçları var.
Sorunlarımız olduğu zamanda bunu tek başına zihnimizde çok büyütebiliyoruz, hatta çıkılmaz dar sokaklarda bulabiliyoruz kendimizi. Ama bu derdimizi bizi yargısızca dinleyen, anlayan bir dost ile paylaşınca bir boşalım içinde, rahatlama içinde bakış acımız dahi değişebiliyor. Bir kişi tek başına uzaktaki dağa çıkmayı gözünde imkansızlaştırırken, bir grup halinde, aynı dağa çıkmaya gönüllü olabiliyor.
Sanghalarımızı oluşturalım. Farkındalıkla bilinçli seçimler ile topluluklarımızı yaratalım.