Orta Kulak İltihabı;
Orta kulak iltihabı, virüs ve bakterilerin sebep olduğu, genellikle soğuk algınlığı ve griple birlikte seyreden bir rahatsızlıktır. Kulak zarının hemen arkası hava ile doludur. Bu bölümde ayrıca işitmeden sorumlu çok küçük kemik yapıları vardır. Buradaki sıvı birikimi, bakteri ya da virüslerin çoğalmasına uygun ortamı hazırlar ve iltihap oluşur. 0-7 yaş arası çocukların %90’ında görülen bu hastalık tedavi edilmediğinde ciddi duyma ve denge kayıplarına neden olabilir. Unutulmaması gereken en temel bilgi, orta kulak iltihabının bağışıklık sistemi güçlü olan bebek ve çocuklarda daha az görüldüğüdür. Bu nedenle özellikle ilk altı ay anne sütü ile beslenmesi bebeği koruyan en önemli faktördür. Konuşma dönemindeki çocuklar ağrının yerini daha rahat tarif edebildiğinden teşhis koymak kolaylaşır ancak bebeklerde durum farklıdır. Bu nedenle iyi bir gözlemci olmanız ve rahatsızlığın belirtilerinden haberdar olmanız gerekmektedir.
Bebeklerde orta kulak iltihabının en temel belirtileri ateş, uykudan ağlayarak ya da ani bağırmalarla uyanma, uyanıkken ani bağırmalar, denge ve duyma kayıpları, kulağı tutma ve çekme eğilimi ve kulaktan kokulu akıntı geliyor olmasıdır. Bu rahatsızlık genellikle antibiyotik kullanımı gerektirdiğinden doktora danışmadan hareket etmek hastalığın seyrini olumsuz etkileyebilir. Bebekler ve okul öncesi çocuklar, östaki borusunun henüz gelişimini tamamlamamış olmasından dolayı tehlikelere daha açıktır. Bu nedenle soğuk algınlığına karşı korunmaları büyük önem arz eder. Beslenmenin dengeli ve sağlıklı olması ve uyku düzenine dikkat edilmesi bağışıklık sistemini güçlendireceği için koruyucu etkisi yüksektir.
Boğaz Enfeksiyonu;
Bademcikleri de içine alan boğaz yapısında, nezle, soğuk algınlığı gibi viral hastalıklardan kaynaklı ağrılara sebep olan boğaz enfeksiyonları bölgesel ağrılarla kendini gösterir. Şişme ve kızarıklığında sıklıkla eşlik ettiği bu rahatsızlık hemen hemen her çocuğun yaşadığı, takip edilmesi gereken ancak korkutucu boyutlara ulaşma ihtimali düşük bir hastalıktır. Özellikle anaokulu ve kreşlerdeki çocuklar virüslere daha açık olduğundan kış aylarında yaşanma olasılığı da artar. Konuşma dönemine geçmemiş bebeklerde yutma güçlüğü en tipik belirtiler arasındadır. Bununla birlikte her iltihabi rahatsızlıkta olduğu gibi ateş, iştahta azalma, halsizlik, öksürük – hapşırma, boğazda kızarıklık ve beyaz yaralar dikkat çekicidir. İlaç kullanmak gereken durumlarda çocuğunuzun yaşı ve hastalığın seyri bakımından ilaç ve doz tespiti için bir uzmana danışmak son derece önemlidir. Evde uygulayabileceğiniz basit yöntemeler arasında havayı nemli tutmak ve evi sık sık havalandırmak, sıvı ile beslenmeye ağırlık vermek, çok sıcak ve çok soğuk gıdalarla beslememek, ılık banyolar sayılabilir.
İdrar Enfeksiyonu;
Çocuklarda solunum yolu enfeksiyonlarından sonra en çok görülen rahatsızlık idrar yolu enfeksiyonlarıdır. Özellikle tuvalet eğitimini yeni almış çocuklar anaokulu ya da kreşte anneden ayrıldığında utanıp tuvaletini tutma
eğiliminde olabilir. Biriken ve tutulan idrar da mesanede enfeksiyon oluşumuna neden olur. İdrar tutmanın yanı sıra gerekli hijyenin sağlanmaması da yine bu rahatsızlığa davetiye çıkaran faktörler arasındadır. Temizlik konusunda çocuğa yardımcı olmak hastalığa karşı da bir nevi önlem almak manasına gelir. Kız çocukları, genital bölgenin yapısı nedeniyle bu rahatsızlığa daha açıktır. Bu nedenle özellikle kız çocuklarda temizlik çok daha önemlidir ve mümkünse tuvaletten sonra bel altı duş aldırmak tam hijyen sağlayacaktır. Bu noktada dikkat edilmesi gereken şey, ağır kimyasallar içeren duş jelleri ve şampuanlardan uzak durmak, doğal temizleyiciler kullanmaktır. Çocuklarda idrar yolu enfeksiyonu ağrı, kesik kesik çiz yapma ve çiş yaparken zorlanma, halsizlik, kilo kaybı gibi belirtilerle kendini gösterir. Enfeksiyonun doğru teşhisi için idrar testi yapılmalı ve kullanılacak ilaçlar muhakkak bir uzman tarafından tespit edilmelidir. Çok ilerlemiş durumlarda 1-2 gün hastanede yatmak, ateşin kontrol altına alınması açısından gerekebilir. İdrar yolu enfeksiyonları ihmal edildiğinde böbrek hastalıklarına yol açabilecek kadar ciddi boyutlara ulaşabilir.
Ateş ve Havale;
Bebek ve çocuklarda vücut ısısının normal kabul edilen 38 derecenin üzerine çıkması “ateşlenme” olarak ifade edilir. Ateş, vücudun kendini savunma mekanizmasının bir parçasıdır ve herhangi bir iltihapla karşılaşıldığında ortaya çıkar. Dolayısıyla ateşlenme hali, bilinçli bir yaklaşımla sadece uyarı sistemi olarak kullanılır ve zarar verici bir noktaya gelmez. İhmal edildiğinde ise hayati risk taşıyabilecek potansiyele sahiptir. Özellikle 3 aydan küçük bebeklerdeki ateş derhal doktor müdahalesi gerektirir. 3 ay – 2 yaş arasında 24 saat, 2 yaşından büyük çocuklarda 3 gün devam eden ateş tehlikeli boyutlara ulaşılabilir ve tıbbi destek gerektirir. 42 dereceye kadar yüksek ateş olarak değerlendirilen durum, 42 derecenin üzerinde “havale” halini alır. Havale genellikle ateşin ilk günü görülür ve kısa süreli gerçekleşebilir. Havale sırasında kol ve bacaklarda kasılmalar gözlenebilir. Ateşli havale geçiren bebeklerin %90’ında kalıcı hasara, zekâ geriliğine ya da okul başarısında düşüşe rastlanmaz. 6 ay – 5 yaş arası çocuklarda 25’te 1 oranında görülen ateşli havale, ne kadar erken yaşanırsa tekrar etme olasılığı da o nispette artar. Havaleye karşı ateş takibi ve gözlem son derece önemlidir. Ateşli havale nöbetleri farklı sebeplerden ileri geliyor olabilir. Bu nedenle sebebin doğru tespiti açısından bir çocuk hastalıkları uzmanı ile görüşmek gerekir. Örneğin menenjit şüphesi varsa belden omurilik sıvısı alınarak teste tabi tutulmalıdır. Ateşli havaleyle başa çıkmada kullanılan ilaçlar “sadece ateşlenme anında” ya da “günlük rutinde devamlı” kullanılacak şekilde ikiye ayrılır. Hangi grup ilacın kullanılması gerektiğine yine bir uzman karar vermelidir.
Bahar Hastalıkları;
Mevsim geçişleri bebek ve çocuklar için özellikle alerjileri tetiklediği için riskli aylardır. Alerjilerle birlikte üst solunum yolu enfeksiyonları, ishal, suçiçeği, kızamık gibi hastalıklar da mevsim geçişlerinde yoğunlaşır. Bu dönemlerde hastalık gelmeden tedbir almak büyük önem taşıdığından anne babaların bazı hususlara dikkat etmesi gerekir. Özellikle bahar aylarında çocuğun evde hazırlanmış tencere yemeği ile beslenmesi önemlidir. Dışarıdan getirilen gıdalar çocuk için tehlike arz edecektir. Alerjik bünyeli bebek ve çocuklarda bahar aylarında özellikle rüzgarlı havalarda maske takmak önemli bir tedbirdir ancak maske takmak istemiyorsa burun çevresine ince bir tabaka vazelin sürmek de işe yarayacaktır. Havadaki polenler vazeline yapışır ve solunum yollarına gitmesine engel olabilir. Çocuğun ideal oda ısısında (gündüz 22, gece 19-20 derece) uyumasına dikkat edilmeli, ellerini yıkama alışkanlığı kazandırılmalı ve genel hijyene hassasiyet gösterilmeli, terleten giysiler giydirmekten kaçınılmalıdır. Dışarıdan gelen çocuğun üzerini uyuduğu odada değiştirmek, odanın havasını bozucu etki yapabilir. Özellikle polenlerden etkilenen bir çocuğunuz varsa üzerini koridorda çıkarıp odasına gitmesine izin vermek etkili olacaktır. Bol sıvı ve vitamin alımı bağışıklık sistemini destekleyeceği için özellikle mevsim geçişlerinde beslenmeye hassasiyet gösterilmelidir. Çocuklar kapalı ve kalabalık ortamlarda hava yolu ile alınan virüs ve mikroplara daha açık olacağından ev ve okulların düzenli olarak havalandırılması da son derece önemlidir.