Sitokin bağışıklık sistemimize ait hücrelerin salgıladığı ya da salgılanmasına olanak sağlayan ve vücudumuzu dışarıdan gelen zararlı organizmalara karşı koruyan bağışıklık sistemi ürünleridir.
Vücudumuza giren yabancı organizmalara karşı iki türlü yanıt oluşabilir. Ya vücudumuz bu organizma ila daha önceden karşılaşmıştır ve onu nasıl yok edeceğini biliyordur. Böylelikle tekrar karşılaştığında sitokinleri organizma üzerine salarak vücudumuzu korur.
Ya da daha önce bu yabancı organizma ile karşılaşmamıştır ve ilk karşılaşmasında onu tamamen yok edebilmek için fazla miktarda sitokin salgılar. Ancak bu sitokinler böyle bir ortamda yabancı olsun ya da olmasın bütün dokulara saldırabilir. İşte bağışıklık sistemimizin yabancı organizmalara karşı vermiş olduğu yanıtın, normal vücut dokularımıza zarar vermeye başlamasına, vücudumuzda şiddetli enflamasyonlar, kan dolaşım sisteminde dengesizlikler, çoklu organ yetmezlikleri ve maalesef ölümlerle sonuçlanabilen bu tabloya Sitokin Fırtınası diyoruz.
Covıd-19 salgınında virüs öncelikli olarak akciğerlere zarar verdiği için, bağışıklık sistemimiz sitokinleri ilk olarak akciğer üzerine salgılar. Ve saldırıya geçen sitokinler akciğer dokusuna da zarar vermeye başlar. Bunun sonucunda ise Akut Solunum Distres Sendromu (ARDS) dediğimiz ve solunum güçlüğü olarak da bilinen rahatsızlık ortaya çıkabilir. Bu noktadan sonra hastalar yoğun bakım ünitelerine alınabilir, hatta entübe edilebilir.
Tabi ki bu tablo her hastada aynı şekilde ilerlememektedir. Covıd-19 salgınında bazı bireyler virüsten hiç etkilenmezken bazı bireyler ise hastalığı ağır olarak atlatmaktadır ve bunun nedeni tam olarak hala bilinmemektedir. Ancak bilinen tek ve kesin olan şey hastalığa karşı bağışıklık sistemlerimizin verdiği yanıtın önemidir.
Covıd-19 hastaları üzerinde yapılan bazı analizlerde; bağışıklık sistemi hücrelerinin ve salgılarının, hastalığın başlangıç seviyelerine göre hastalık ilerledikçe arttığı; yoğun bakım ünitesindeki hastalarda, yoğun bakım gerektirmeyen hastalara oranlar daha fazla olduğu belirlenmiştir.
Hastalığı geçirmekte olan ve seyri ağır ilerleyen hastalar için sitokin fırtınası varlığını gösteren bazı testler bulunmaktadır. Bunlar;
➢ Giderek artan CRP değerleri
➢ Ferritin artışı
➢ Fibrinojen düşüşü
➢ Karaciğer enzimlerinde yükselme
➢ D-dimer yükselmesi
➢ Koagülopati
Bu laboratuvar testleri hekim tarafından önerilip değerlendirilerek doğru tedavilerin uygulanması gerekmektedir.
Peki tedavisi ne şekilde olmaktadır?
Tedavi protokolleri farklılık göstermekle birlikte şu sıralar yoğun bakım hastalarında kortıkosteroıd tedavileri olumlu yanıtlar vermektedir. Ancak bunun dışında daha seçici anti-sitokin tedavileri de bulunmaktadır.
Ayrıca önemli bir hatırlatma yapmak isterim! Bağışıklık sisteminde immünmodulatör etki yapan sambucus nigra, pelargonıum siloıdes gibi bitkisel ekstraktlar hastalık esnasında kullanılmamalıdır. Çünkü hastalık esnasından zaten bağışıklık sistemimiz oldukça uyarılmış halde olduğu için bir de dışarıdan ekstra bir uyaran ile müdahale etmemeliyiz.
Bu tarz bitkisel ekstraktları hasta olmadan önce veya hastalık sonrasında, kış aylarında, bağışıklığımızın düştüğünü hissettiğimiz zamanlarda belirli aralıklarla kullanmalıyız. 2-3 ay aralıksız kullanmak yerine 10 gün kullanıp 5 gün ara vererek daha etkili sonuçlar elde edebiliriz.
Sağlıkla kalın!