TİROİD
Tiroid, ülkemizde sıklıkla karşılaşılan ve özellikle kadınlarda görülen bir rahatsızlıktır. Tiroid bezlerinin az ya da çok çalışması ile ortaya çıkan rahatsızlık unutkanlık, yorgunluk ve aşırı kilo alımı ile kendini belli edebilir. Tiroid bezinin az (hipotiroidi) ya da normalden fazla (hipertiroidi) çalışması durumunda kadın adet düzensizlikleri yaşayabilir ve gebe kalmakta zorlanabilir. Bu sorunu yaşayan kadınların hamilelikleri önlem alınmadığı taktirde düşükle neticelenebilmektedir. Hastalığın erken döneminde tedaviye başlanması büyük önem arz eder. Tedavisine başlanmış ve tiroid fonksiyonları normale dönmüş kadınlarda gebelik süreci riskli olmamakla birlikte kontrolü elden bırakmamak ve ölçümleri yaptırmak gerekir. Özellikle gebeliğin ilk ayında TSH ve tiroid bezi fonksiyonları ölçülmelidir. Gebeliğin ilk ayında fetuse plasenta ile ulaşan tiroid hormonu bebeğin beyin gelişimi etkileyen önemli bir hormondur. Bu nedenle annedeki tiroid bezlerinin fonksiyonu bebek açısından önemlidir. TSH ölçümünde normali aşan değerlere rastlanması tüp bebek tedavisini de olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle tüp bebek düşünen anne adaylarının süreç öncesi tiroid ölçümlerini yaptırması önemlidir. Hamilelik öncesinde tiroid tanısı almış ve ilaç kullanmaya başlamış kadınlar gebe kaldıklarında ilaç tedavisine doktorun yeniden düzenleyeceği dozlarla devam edebilirler.
ŞEKER
Diyabet (şeker hastalığı) teşhisi almış olan kadınların hamile kalması, yaygın ve yanlış bilginin aksine mümkündür. Ölçümlerini düzenli yaptıran, beslenmesine hastalığı çerçevesinde dikkat eden diyabetli kadınların bebek sahibi olmasına engel bir durum yoktur. Diyabette temel mesele kadının hastalığını tanıması ve durumuna uygun bir yaşantı benimsemiş olmasıdır. Tehlike, gebelik öncesinde şeker hastalığının varlığı ve müdahale edilmemiş olması ile ortaya çıkar. Gebelik öncesi hastalığın süresi, seyri ve seviyesi, gebelikte bebeği etkileyebilir. İleri vakalarda, bebekte omurilik, kalp, böbrek ve yüz anomalileri görülebilir. Dolayısıyla planlı hamileliklerde, gebeliğin birkaç ay öncesinde diyabete müdahale etmek, yeni bir beslenme düzeni, gereken zamanlarda kontrole gitmek anneyi gebelik sürecine hazırlar ve sağlıklı bir hamilelik için gerekli zemini hazırlamaya yardımcı olur.
ENDOMETRIAZIS
Endometrium denen rahim içi doku, batındaki başka dokulara yerleştiğinde endometriazis denen rahatsızlık ortaya çıkar. Nedeni tam olarak belirlenememişti ancak en yaygın kanı, adet kanamaları sırasında vücuttan atılan dokunun tüplerden geçerek batın denen karın boşluğuna yerleşmesi ve burada gelişimini sürdürmesidir. Endometriazis kısırlığa neden olabilen bir hastalıktır ve tıbbi müdahale gerektirir. Ağrılı adet dönemi, ağrılı cinsel ilişki, ailede endometriyazis hikâyesinin varlığı, sırt ağrısı, dışkılama sırasında ağrı gibi belirtiler endometriyazisi işaret ediyor olabilir. Endometriyazis spermleri öldüren toksik bir ortam yaratabilir, tüpleri tıkayabilir, yumurtlama fonksiyonunu bozabilir ve embriyo gelişimini olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle gebelik öncesi konmuş endometriyazis tanısına, dikkatli bir tedavi süreci ile yaklaşmak gerekir. tedavide amaç ağrıları ve kısırlığa yol açan faktörleri ortadan kaldırmaktır. İlaç tedavisinin yetersiz kaldığı noktalarda cerrahi müdahale gerekebilir. Cerrahi müdahaleden 6-8 ay sonra doğal gebelik beklenir. Gerçekleşmiyorsa, kadının yaşı da göz önünde bulundurularak tüp bebek tedavisine başlanabilir. 35 yaş üzeri endometriyazis tanısı almış kadınların %60’ı tüp bebek tedavisi ile anne olabilmektedirler.
OTOİMMUN HASTALIKLAR
Otoimmünolojik infertilite yani bağışıklık sistemi kaynaklı kısırlık pek çok farklı rahatsızlıktan kaynaklanıyor olabilir. Bu rahatsızlıkların başlıcaları arasında çölyak, crohn, multiple skleroz, polikistikover ve lupus sayılabilir. Bağışıklık sistemi en basit ifade ile protein kimliğini tespit etmek üzerine kuruludur. Vücut kendi proteinleri ile yabancı bir virüs ya da bakterinin proteinlerini ayırır ve yabancıyı bir düşman olarak görerek savaş açar. Otoimmün hastalığı olan kadınların vücudu, bebeğe ait proteinleri de bir yabancıya ait kabul ede ve kendini korumak adına bu yabancıyı vücudun dışına atma eğilimi gösterir. Bu da gebeliğin düşükle sonlanmasına neden olur. Gebeliği düşükle neticelenen kadınlarda öncelikle yapılması gereken düşüğün sebebini tespit etmektir. Otoimmün hastalıklardan kaynaklı olup olmadığını anlamak için bağışıklık testi yapılabilir. Gerekli tespitin ardından sorun odaklı tedavilerle kadının gebe kalması ve sağlıklı bir bebek dünyaya getirmesi mümkündür.