Bu hafta sizlere geleneksel tıpta çok uzun zamandır kullanılan ve günümüzde de bağışıklık için oldukça popüler hale gelen iki bitkiden bahsedeceğim. Bu bitkilerin bizim için faydaları neler? Yan etkileri var mı? şöyle bir göz atalım.
Sambucus nigra / Karamürver
Sambucus nigra, meyvesi zeytine benzeyen, demet halinde beyaz çiçekleri olan ve Anadolu’da mürver olarak da bilinen bir bitkidir. Bitkinin çeşitli kısımları geleneksel tıpta, diüretik (idrar yapıcı), astrenjan (salgı azaltıcı), laksatif (bağırsakları çalıştırıcı) ve emetik (bulantıyı azaltıcı) olarak çok uzun yıllardır kullanılmaktadır. Günümüzde ise daha çok meyvelerinden hazırlanan ekstre soğukalgınlığı ve antiviral özelliği sebebiyle influenza gibi viral hastalıkların tedavisinde kullanılır. Ayrıca antidiyabetik, anti-enflamatuvar, antioksidan ve immünomodülatör (immün sistem aktivasyonu) etkiye sahip olduğu da yapılan araştırmalarla kanıtlanmıştır. Karamürver ekstresi; A, B1, B2, B6 ve B9, C ve E vitaminleri ile bakır, demir ve çinko gibi elementler yönünden de zengindir. Bu sebeple sağlıklı kişilerde hastalık öncesi kullanımda güçlü bir bağışıklık destekleyicisidir.
Kara mürver bitkisi antiviral etkinliğini ya virüsün çoğalmasını ve hücre içerisine penetre olmasını engelleyerek ya da immün sistemi aktive ederek göstermektedir. Ancak bütün bu olumlu etkilerine karşın karamürver ekstresinin COVID-19 tedavisinde kullanımı tavsiye edilmemektedir. Bunun sebebi immün sistemi uyarması ve aslında covıd hastalarında olmasını istemediğimiz sitokin fırtınasını destekleyebilme ihtimalidir. Bunun dışında sağlıklı bireylerde ve influenza olan kişilerde immün sistemin desteklenmesi için kullanımı tavsiye edilmektedir.
Sambucus nigra, damla, şurup, efervesan, tablet ve pastil olarak birçok formda kullanılmaktadır. 4 yaş itibari ile kullanımı mevcuttur. Hamile ve emziren annelerde olumsuz bir etkisi bildirilmemiştir ancak tedbir amaçlı kullanımı tavsiye edilmemektedir.
Sambucus nigra, bağışıklık sistemini aktive edici özelliği olduğu için immunsupresif ilaçlar (bağışıklık sistemini baskılayan) ve kortikosteroidlerle kullanıldığında, bu ilaçların etkinliklerinde değişiklikler görülebilir. Fazla doz kullanımlarında zehirlenmelere ve alerjik reaksiyonlara sebep olabilir. Bu sebeple kullanımında hekim veya eczacınıza mutlaka danışın.
Pelargonium sioides /Güney Afrika Sardunyası
Pelargonium sidoides, Güney Afrika’nın kıyı bölgelerinde yetişen çiçekli otsu bir bitkidir ve yaprakları kırmızı kalp şeklindedir. Geleneksel tedavide çoğunlukla kurutulmuş köklerinden elde edilen ekstrat kullanılır.
Pelargonium ekstresinin antibakteriyel, antifungal, antiviral ve immünomodülatör etkileri vardır. Kullanıldığı hastalıkları sıralamamız gerekirse;
• Soğuk algınlığı
• Akut bronşit
• Astım
• Kronik bronşit alevlenmeleri
• Yutak iltihabı (farenjit)
• Sinüs iltihabı (sinüzit)
• Bademcik iltihabı (tonsilit)
• Gastrointestinal enfeksiyonlar
Pelargonium bitkisinin H1N1 ve H3N2 influenza virüsü, parainfluenza virüsü ve insan koronovirüs suşu 229E (Hcov-229E) replikasyonunu inaktive ettiği kanıtlanmıştır ancak buna rağmen yeterli çalışma olmadığı için covıd-19 tedavi protokolünde yer almamaktadır.
Pelargonium bitkisinin kullanımı daha çok damla şeklindedir. Hamilelerde ve emziren annelerde kullanımı önerilmemektedir. 1 yaş itibari ile kullanımı mümkündür. 1 -5 yaş arasında günde 3 defa 10 damla; 6-12 yaş arasına günde 3 defa 20 damla; 12 yaş ve üzerinde ise günde 3 defa 30 damla kullanılmalıdır. Hastalık semptomları iyileşinceye kadar kullanılabilir ancak 3 haftadan daha uzun süre kullanımı pek tavsiye edilmez.
Pelargonium, yüksek dozlarda alerjik reaksiyonlara, deride döküntü, bulantı, kusma gibi şikayetlere ve zehirlenmelere sebebiyet verebilir. Ayrıca kan sulandırıcı ilaçlarla birlikte kullanıldığında, bu ilaçların etkisinde bir artışa sebep olabilir ve kan pıhtılaşma problemleri yaşanabilir. İmmünsupresif ilaçların etkilerinde değişikliğe sebep olabilir. Çok nadiren karaciğer toksisitesi gözlenebilir.
Sambucus nigra ve pelargonium sidoides eğer uzun süre bağışıklık için kullanılmak isteniyorsa dikkat edilmesi gereken nokta; 2 hafta kullanıp 1 hafta ara verilmesidir. Bunun sebebi, bağışıklık sistemini uyarıcı etkileri olduğu için sürekli uyarılmış bir bağışıklık sistemi bir noktadan sonra bize zarar vermeye başlayabilir. O yüzden ara vererek onu stabil formuna döndürmemiz gerekmektedir.